İmar Hukuku’nda Plan Hiyerarşisi

  1. GİRİŞ:

Bu çalışmada öncelikle, idare hukukunda ve imar hukukunda hiyerarşi kavramlarına kısaca değinildikten sonra, plan hiyerarşisi kavramı planların neler olduğu ve plan hiyerarşisinin kapsamı konuları ele alınmıştır. Son olarak, üt ölçekli imar planının iptal edilmesi halinde, alt ölçekli imar planının geçerliliği konusu incelenmiştir.

  1. İDARE HUKUKU’NDA HİYERARŞİ KAVRAMI:

İmar Hukuku’nda plan hiyerarşisi konusuna başlamadan önce, genel olarak İdare Hukuku’nda hiyerarşi kavramına değinmek faydalı olacaktır. 

1982 Anayasası’nın 123. maddesinde “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır” hükmü ile hiyerarşi kavramına işaret edilmektedir. 

Eski dilde, “silsile-i meratip” veya “mertebeler silsilesi” ifadeleri ile karşılığını bulan hiyerarşi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde, “makam sırası, basamak, derece düzeni, aşama sırası” olarak tanımlanmıştır. Hiyerarşi, hem merkezi idare teşkilatları arasında hem de aynı tüzelkişi içinde yer alan örgütler arasında söz konusudur. İdare hukukunda hiyerarşi, merkezi yönetim ile yerel yönetim ve yerel yönetim organları arasında mevcut bir ilişkidir.

Kısaca idare hukukunda hiyerarşi, aynı tüzelkişi içerisinde yer alan örgütlerde, tüm görevlilerin ast-üst ilişkisi içinde kademeler halinde birbirine bağlayan bir zincirdir ve böylelikle idarenin bütünlüğünü sağlar.

  1. PLAN HİYERARŞİSİ: 

İmar Hukuku’nda hiyerarşi kavramı da bir ast-üst ilişkisini ifade etmektedir ancak İdare Hukuku’ndaki teknik anlamı ile bir kamu tüzel kişisi içindeki görevliler arasındaki ilişkiyi değil, planlar arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bu ilke gereği, farklı kademelerde yer alan planlar, birbirlerine uygun şekilde uygulanarak, ülke çapında bütünlüğün sağlanması amaçlanır. 

İmar Hukuku alanında da klasik normlar hiyerarşisi kuralı geçerlidir. 

Türkiye’de planlama yetkisi, merkezi idare ve yerel idare arasında paylaştırılmıştır. Üst ölçekli planlar merkezi idare tarafından, küçük ölçekli planlarsa yerel idarelerce hazırlanır.  

“Planlar arasında koordinasyonu sağlanmak üzere, alt ölçekli planların, üst ölçekli planlara uygunluğunun sağlanması zorunluluğuna, plan hiyerarşisi denir.” 3194 sayılı İmar Yasası’nın 6. maddesi, ‘Planlar, kapsadıkları alan ve amaçları açısından; “Bölge Planları” ve “İmar Planları”, imar planları ise, “Nazım İmar Planları” ve “Uygulama İmar Planları” olarak hazırlanır. Uygulama imar planları, gerektiğinde etaplar halinde de yapılabilir.’ hükmünü içermektedir. Aynı yasanın 5. maddesi ise, çevre düzeni planlarının ülke ve bölge planlarına uygun olarak hazırlanacağı belirtilmiştir. Nazım imar planı tanımı yapılırken, bölge ve çevre düzeni planlarına uygun uygulanması gerektiği, uygulama imar planının tanımında da uygulama imar planının, nazım imar planına uygun yapılması gerektiği belirtilmiştir. 

Planların kademeli birlikteliği olarak da tanımı yapılan plan hiyerarşisine göre, üst ölçekli planlarla alınan kararlar, alt ölçekli planlarla ayrıntılandırılır ve bu kararların uygulamaya nasıl yansıtılacağı belirlenerek, somutlaştırılır. Planlar, bir üst kademeli plana göre daha somut, bir alt kademeli plana göre daha soyuttur. 

Üst ölçekli planların ana kararları ile getirilen fonksiyona uygun olmak ve hakim arazi kullanımı kararlarını etkisizleştirmemek koşulları ile alt ölçekli planlarda farklı kullanım kararlarına yer verilebilir. Örnek olarak, bir alan üst ölçekli planda konut olarak belirlenmişse, alt ölçekli planda yeşil alanlar, spor tesisleri, yaya yolları gibi farklı arazi kullanımları getirilebilir. Ancak, hakim kullanım alanı dışındaki söz konusu alanların büyüklüğü, bölgenin ağırlıklı olarak konut alanı olma özelliğini ortadan kaldırır derecede fazla ise, bu durumda plan kademeleri arasında uyum mevcut değildir.  

Planlar arasındaki hiyerarşi ilişkisi, üst ve alt dereceli planlar arasında olduğu gibi, aynı derecede planlar arasında ve özel amaçlı planlar arasında da söz konusudur.  

PLANLAR:

  1. Arazi kullanımına yönelik planlar, doğası gereği yerel nitelik taşırken, kalkınma planları ve diğer sosyal planlar, daha üst ölçekli olarak hazırlanır. Planlar, ölçeklerine göre üst ölçekli planlar ve uygulamaya esas alınan planlar olarak ayrılır. Üst ölçekli planlar daha genel kurallar içeren ilkeyi belirleyen, çerçeveyi çizen planlardır. Uygulamaya ilişkin planlarsa, birel işlemlerin dayanağı olan planlardır. 
  2. ÜST ÖLÇEKLİ PLANLAR:

Uygulamaya ilişkin temel esasların belirlendiği planlardır. Ülke çapında  veya bölgesel düzeyde hazırlanabilir. 

  1. Ülke/ Kalkınma Planları: Anayasa’nın 166. maddesi, devletin planlama görevine işaret etmektedir. Kalkınma planları, planlama faaliyetinin en tepesinde yer alan düzenleyici metindir. 

İmar Kanunu’nda, içeriği, amacı veya yapımı yetkisinin kimde olduğu düzenlenmemiştir. Yetkinin kimde olduğu düzenlenmemişse de genel idari yetki sahibi olan Bakanlar Kurulu veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığı(Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) tarafından ülke planlarının yapılacağı kabul edilir. Ülke sınırları içinde geçerli olması bakımından fiziki plan gibi görünse de ülke planları, tanımlanmış bir arazi parçası üzerinde bireysel sonuçlar doğuran kurallaştırmalar içermediğinden gerçek anlamda fiziki plan sayılmazlar. 

  1. Bölgesel Planlar: İmar Kanunu’nda, en üst plan olarak bölge planlarına vurgu yapılmış, 6. Maddede ülke planından ve çevre planından söz edilmemiştir. Kanunun 5. Maddesinde ise, hem ülke, hem çevre planlarına işaret edilmiştir. Böylece, imar planı üzerinde ülke planı, bölge planı ve çevre düzeni planı yer almaktadır. Belli bir bölgeye ilişkin konuların planlandığı idari kararlardır. Bölge ve çevre planları olarak ikiye ayrılır.
  • Bölge Planları:  Bölge planlarının amacı, kalkınma planlarının bölgesel ölçekte gerçekleştirilebilecek plan kararlarıyla desteklenmesini sağlamaktır. 
  • Çevre Düzeni Planları: Bölge genişliğinde olmamakla birlikte belli bir çevrenin planlanmasına yönelik olarak yapılmış plan çalışması sonucunda ortaya çıkan kararlardır. İmar Kanunu’nda, “Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plandır” şeklinde tanımlanmıştır. Bir kente ilişkin olmanın ötesinde, doğal, ekonomik, fonksiyonel olarak bütünlük gösteren bir alanda yapılan planlama faaliyetidir.

Ülke planları, bölge planları ve çevre düzeni planlarının yanında, bazı kaynaklarda “metropoliten imar planı” da üst ölçekli planlar arasında ele alınmıştır. Buna göre metropoliten, hem bulunduğu ülkenin diğer şehirlerine ekonomik ve sosyal yönden egemen olan hem de ülkenin başka ülkelerle olan her tür ilişkisinin sağlanmasında fonksiyon üstlenen büyük şehirlere verilen addır. Metroplollerin ortaya çıkışı ile kentsel etkinlikler merkezden çevreye yayılmış, karmaşıklığı beraberinde getirmiş ve büyümenin olumsuz etkilerini en aza indirebilmek üzere üst ölçekli plan türü olan Metropoliten Plan kavramı ortaya çıkmıştır.

Metropoliten imar planlarına ilişkin ilk düzenleme, 6785 sayılı eski İmar Yasası’nda 1605 sayılı kanunla yapılan değişiklikle gerçekleştirilmiş, Bakanlığa, gerekli gördüğü hallerde birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının bir kısmını veya tamamını yaptırma yetkisi verilmiş, ilgili belediyenin karar almasına da gerek görülmemiştir. Bu kanunda metropoliten imar planının tanımına yer verilmemiştir. 

İmar Kanunu’nun, Bakanlığın yetkisini düzenleyen  9. maddesinde, metropoliten imar planı ifadesine yer verilmiştir. Madde metni şöyledir; “Bakanlık gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına ilişkin imar planı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re’sen onaylamaya yetkilidir.”

Yıldız, İmar Kanunu m.9da gösterilen metropoliten imar planının, çevre düzeni imar planı terimi yerine kullanıldığını kabul etmektedir.

İMAR PLANLARI:

  1. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 3/11 maddesinde, “Belde halkının sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamayı, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturmayı, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen ve bu amaçla beldenin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, tarihsel, fiziksel özelliklerine ilişkin araştırmalara ve verilere dayalı olarak hazırlanan, kentsel yerleşme ve gelişme eğilimlerini alternatif çözümler oluşturmak suretiyle belirleyen, arazi kullanımı, koruma, kısıtlama kararları, örgütlenme ve uygulama ilkelerini içeren pafta, rapor ve notlardan oluşan belgedir.” şeklinde tanımlanmıştır. 

Nazım İmar Planları:

  1. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde, “Onaylı halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olan, varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hazırlanan ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır.” Şeklinde tanımlanmıştır. İmar Kanunu’nun 5. maddesinde ise nazım imar planının tanımı, “varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.” şeklindedir.
  1. Uygulama İmar Planları: 

İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, “tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” olarak tanımlanmıştır. Uygulama imar planları, genel nitelikli hükümlerinin yanında birel nitelikli düzenlemeler de içeren, sürekliliği olan hukuki metinlerdir. Karma nitelikli bir idari işlemdir.

  1. DİĞER PLANLAR: Üst ölçekli ve alt ölçekli planlar yanında bu planlarda değişiklikler getiren planlar ve tamamlatıcı nitelikte planlar ile özel amaçlı planlar da bulunmaktadır. Değişiklik getiren planlardan revizyon imar planı,  Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in tanımlar başlıklı 3. maddesinde,  “Gerek nazım ve gerekse uygulama imar planlarının ihtiyaca cevap vermediği ve uygulamasının problem olduğu durumlarda planın tümünün veya büyük bir kısmının plan yapım tekniklerine uyularak yenilenmesi sonucu elde edilen planlardır.” şeklinde tanımlanmıştır.  Tamamlayıcı planlardan mevzii imar planı, yönetmelikte, “Mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının ilgili idarece belirlenmesi halinde, bu Yönetmeliğin plan yapım kurallarına uyulmak üzere yapımı mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki, sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayan, raporuyla bir bütün olan imar planıdır.” olarak tanımlanmışken ilave plan, “Yürürlükte bulunan planın ihtiyaca cevap vermediği durumlarda, mevcut plana bitişik ve mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde hazırlanan plandırşeklinde tanımlanmıştır. 

Bunlar dışında özel amaçlı plan türleri de bulunmaktadır. Islah imar planları, turizm amaçlı imar planları, koruma amaçlı imar planları, özel çevre koruma bölgesi planı, kıyılarda imar planı, köy yerleşme planı, tarım alanlarında planlama, mera, yaylak ve kışlak alanları ile kamuya ait çayır ve otlak alanlarında planlama, su toplama havzalarında planlama, milli parklarda planlama ve sanayi alanlarında planlama, özel amaçlı imar planlarındandır. 

  1. PLANLAR HİYERARŞİSİNİN KAPSAMI:
  1. Bölge Planının Ülke Planına Uygunluğu: Planlı kalkınmanın sağlanabilmesi için sağlıklı bir planlar hiyerarşisi kurulmalı ve bu hiyerarşiye dahil tüm planlar yapılmalıdır. 3194 sayılı İmar Yasası, imar planlarının, “varsa” üst ölçekli planlara uygun olarak hazırlanması hükmünü getirerek, üst ölçekli planların yapılmasını zorunlu kılmamıştır. Bu nedenle ülkemizde bölge planı yapılmamıştır. Ancak, bölgesel sosyo-ekonomik gelişme eğilimlerine sektörel hedeflerine vs. göre bölgesel planlar hazırlanmalıdır. 
  2. Çevre Düzeni Planının Üst Planlara Uygunluğu: Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik’in 4. maddesinde çevre düzeni planının, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen planı ifade ettiği belirtilmiş, 5. maddede ise, kalkınma planları ve varsa bölge planlarını temel alarak rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlayan planlar olduğu vurgulanmıştır. Fakat İmar Kanunu’nun 5. maddesinde çevre düzeni planından söz derken 6. maddesinde verilmemesinin, yasal bir eksiklik olarak görülmekte, bu nedenle metropoliten imar planı ifadesi ile kastedilenin çevre düzeni imar planı olup olmadığı yönünde karışıklığa sebep olduğu ifade edilmektedir.

Bölge planında belirlenen arazi kullanımı kararları ile çevre düzeni planları arasında da uyum bulunmalıdır. Danıştay kararları da bu yöndedir. Danıştay6. Dairesi’nin 2002/853 esas, 2003/3482 sayılı kararında belirtildiği üzere, alt ölçekli planlar, üst ölçekli planlara aykırı olamaz.

  1. Nazım İmar Planının Üst İmar Planlarına Uygunluğu: Nazım imar planının ülke, bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olması zorunludur. Üst ölçekli planlara aykırı nazım imar planları, imar mevzuatına aykırıdır.  Nitekim, Danıştay 6. Dairesi’nin2006/4510 esas, 2007/5180 sayılı kararında da nazım imar planlarının bölge planlarına uygun olması gerektiği belirtilmiştir.
  2. Uygulama İmar Planlarının üst Planlara Uygunluğu: Uygulama imar planları, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. Maddesinde belirtildiği üzere, nazım imar planı esaslarına göre hazırlanır. Dolayısı ile bu plan, nazım imar planına dayalı olarak hazırlanacağından, bölge ve çevre düzeni imar planlarına da aykırı olamaz.  Kanunda ve yönetmelikte açık bir hüküm bulunmasa dahi imar planları, niteliği gereği nazım imar planlarına uygun olmalıdır. Çünkü uygulama planları, nazım imar planıyla tespit edilen arazi kullanım şekillerine göre fenni ayrıntıları ortaya koyar.

Uygulamada bazı belediyeler, önce uygulama imar planını yapıp, bu planları beş kat küçülterek nazım imar planı olarak uygulamaktadır. Tamamen hukuka aykırı bir uygulama, imar mevzuatına, planlama ilkelerine ve planlama tekniğine aykırıdır.

  1. Yerel Planların Bölge ve Ulusal Kalkınma Planlarına Uygunluğu: Doktrindeki genel görüşe göre imar planları, ulusal kalkınma planlarına da uygun olmalıdır. Kalkınma planlarında tespit edilen verilere, özellikle nazım imar planlarında dikkat edilmesi gerekir. Kalkınma planındaki hedef ve stratejilerdeki imar planlarını etkileyebilecek bir değişiklik tavsiyesi, imar planındaki değişikliğin hukuki sebebini oluşturabilecektir. 
  1. ÜST ÖLÇEKLİ PLANLARIN İPTALİ HALİNDE ALT ÖLÇEKLİ PLANLARIN DURUMU: 

İptal kararı verilmekle, iptale konu olan işlem, yapıldığı andan itibaren ortadan kalkar. Yani iptal kararı, geriye dönük olarak işleyecektir. Kararın iptali ile iptale konu olan işlem kendiliğinden mi ortadan kalkacağı, yoksa idarenin ayrıca bir işlem tesis etmesi gerekip gerekmediği konusunda doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, bu konuda genel ve kesin bir kural koymak mümkün değildir. İdarenin hareketsiz kalmasının yeterli olduğu durumlarda önceki duruma kendiliğinden dönüleceği söylenebilir ancak, her durumu ayrı değerlendirmek gerekir. Başka bir görüşe göre, ilke olarak eski durum kendiliğinden ancak bu duruma bir engel varsa, idarenin engeli kaldırmak için gerekeni yapması gerekir ve bu da yeterli değilse, davacı gereken önlemleri almakla yükümlüdür. Bir diğer görüşe göre, iptal kararı üzerine kararı geri almak, idarenin görevidir. Asıl olan, iptal kararının gerekçesi doğrultusunda idarenin gerekli işlemi yapmasıdır. 

İmar planları bakımından, iptal kararı kendiliğinden ortadan kalkar ve belediye meclisinin ayrıca karar almasına gerek yoktur. Belediye meclisi, iptal kararına uymak zorundadır ve kararın idareye tebliğinden itibaren 30 gün içinde gerekli işlemi yapmak zorundadır. 

Üst ölçekli planlar, yukarıda izah edildiği üzere, genel ilke ve kurallar koyarak alt ölçekli planlar için yol gösterici olduğu gibi, bağlayıcıdır. Yürürlükte üst ölçekli bir plan olduğu sürece, alt ölçekli plan, bu plana uygun olarak hazırlanmak zorundadır. Hatta, alt ölçekli imar planı yapıldıktan sonra, üst ölçekli plan yapılması halinde,  alt ölçekli planların, bu plana uygun şekilde revizyona tabi tutulması gerekir. 

Bu durumda, üst ölçekli imar planlarının iptali halinde, alt ölçekli imar planının durumu ne olacaktır? Alt ölçekli planlarının iptal edilmediği sürece yürürlükte kalacağı noktası, tartışmasızdır. Nitekim, Danıştay’ın bu yönde çok sayıda kararı mevcuttur. Örnek olarak Danıştay 6. Dairesi, 2005/3669 esas, 2007/5774 sayılı kararında, 1/25000 ve 1/50000 ölçekli planların iptal edilmesi halinde, alt planların kendiliğinden iptal olmayacağına işaret edilmektedir. Benzer şekilde, üst ölçekli planın yürürlüğünün durdurulmasının, alt ölçekli planın yürürlüğünü durdurmayacağı yönünde de kararlar bulunmaktadır.

Ancak, plan hiyerarşisi gereğince, üst ölçekli plan doğrultusunda hazırlanan alt ölçekli planın, dava konusu yapılmaması sebebiyle, iptal edilen üst ölçekli plana uygun şekilde uygulanmaya devam edilmesi, hukuka aykırı sonuçlar doğurabilecektir.  Nitekim, iptal edilen üst ölçekli planın iptal edilmesine rağmen, iptale konu kararın belirlediği çerçevede hazırlanan alt ölçekli planın aynı şekilde uygulanmaya devam edilecek olması, hukuk mantığına da terstir. Bu nedenle idare, üst ölçekli planın iptal gerekçelerini dikkate alarak, dava konusu yapılmamış olsa dahi, alt ölçekli planda revizyon yoluna gitmelidir. 

  1. SONUÇ: Planlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere, alt ölçekli planların, üst ölçekli planlara uygunluğunun sağlanması zorunluluğuna, plan hiyerarşisi denir. İmar hukukunda, bu ilke gereği, üst ölçekli planlarla alınan kararlar, alt ölçekli planlarda ayrıntılı şekilde düzenlenir ve bu kararların uygulamaya nasıl yansıtılacağı belirlenir. Planlar, bir üst kademeli plana göre daha somut, bir alt kademeli plana göre daha soyuttur. Üst ölçekli planlar, ülke/ kalkınma planları ve bölgesel planlardır. İmar planları, nazım imar planları ve uygulama imar planları olarak iki türlüdür. Bunlar dışında özel amaçlı çok sayıda imar planı türü saymak mümkündür.

Bir imar planının iptal edilmesi halinde, alt ölçekli imar planı, kendiliğinden yürürlükten kalkmayacaktır. Ancak, üst ölçekli imar planı iptal edildiği halde, buna bağlı olarak düzenlenen alt ölçekli imar planının, dava konusu yapılmaması sebebiyle uygulanmaya devam etmesi, hukuk mantığına aykırıdır. Kaldı ki, hukuka aykırı bir veya daha çok yönü sebebiyle iptal edilen üst ölçekli imar planına dayalı olan alt ölçekli imar planının da hukuka aykırılıklar barındırması, son derece muhtemeldir. 

  Bu nedenlerle idare, dava konusu olmayan, yürürlükteki alt ölçekli planda, üst ölçekli planı iptal eden kararda gösterilen gerekçeleri de göz önünde bulundurarak değişiklik yapmalıdır. Nitekim, idarenin bu yönde yapacağı değişiklik, kamu yararının sağlanması bakımından da gereklidir. 

KAYNAKÇA:

Çolak, N. İlker, İmar Hukuku, Levha Yayınevi, İstanbul 2010

Ergen, Cafer, Danıştay İçtihatlarıyla İmar Hukuku, Seçkin Yayınevi, İstanbul, 2009

Günday, Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, Ankara, 2002

Orta, Elif, İmar Hukuku’nda Plan Hiyerarşisi ve Planların Çatışması, Legal Yayınevi, İstanbul 2006

Kalabalık, Halil, İmar Hukuku Dersleri, Seçkin Yayınevi, İstanbul 2012

Yaşar, H. Nuri, İmar Hukuku, Filiz Kitapevi, İstanbul 2008

http://tdkterim.gov.tr/bts/ (29.12.2012)

http://www.legalbank.net/mevzuatbank (29.12.2012)

İlişkili Yazılar