ÇOCUK CEZA İNFAZ HUKUKU
I-GİRİŞ
Çocuk, yalnız sağlıklı bir toplumsal yapının oluşturulabilmesi için alınacak yolun ilk adımını oluşturması sebebiyle değil, aynı zamanda hukukun en temel unsuru olan adaletin gereği olarak, hukuk düzenince özel olarak korunmalıdır.
Çocuklar, toplumun en fazla korunmaya ihtiyacı olan, fiziksel, zihinsel, ekonomik ve sosyal yönden en güçsüz olan kesimini oluşturur. Hukuk düzeni, çocuğu ebeveynleri, işvereni gibi çocuk üzerinde etkisi bulunan kişilerin muhtemel olumsuz etkilerine karşı korumalıdır. Bu yöndeki düzenlemelere, önlemlere rağmen suça sürüklenen çocuğun topluma kazandırılması konusunda çocuğun yaşı, sosyal durumu, psikolojik ve bedensel gelişimi gibi özellikleri dikkate alınarak, uygun tedbir veya cezanın belirlenmesi ve son olarak, bu tedbir ve cezaların, çocuğun topluma kazandırılması amacına uygun şekilde yerine getirilmesi gerekir.
Türkiye’de çocuklara özgü ilk kanun 07.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanundur.01 Haziran 1982 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ÇMK’da çocuk kavramı üzerinde durulmamıştı. Ceza hukuku karşısında yaş küçüklüğü nedeniyle yetişkinlerden farklı statüye bağlanan kesimi ifade etmek amacıyla “küçük” kavramından söz edilmişti. 15 yaşını bitirmeyenler bu kanun uygulamasına göre küçüktü. ÇMK’ nda bu çocuklar için hükümler mevcuttu. Çocuk mahkemeleri,15 yaşından büyükler hakkında TCK hükümlerini uyguluyordu.
03.07.2005 tarihinde kabul edilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, 15.07.2005 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak (birkaç hükmü hariç) yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun ile 2253 sayılı eski kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
765 sayılı eski Türk Ceza Kanununun 53,54 ve 55 inci maddeleri çocuklara ilişkin düzenlemeler içermekteydi. Bu kanunda da çocuk kavramı üzerinde durulmamıştı. Ancak ceza ehliyeti konusunda suçu işlediği tarihte çocuğun bulunduğu yaş itibariyle, 0-11 yaş, 11-15 yaş ve 15-18 yaş grubu olmak üzere 3 yaş grubu öngörülmüştü. Cezai sorumluluk yaşı 12’den başlatılmış, 2. yaş grubunda bulunan çocukların işlediği iddia olunan suçun farik ve mümeyyizi olmaları halinde ceza indirimi kabul edilmiş, 3. grubu oluşturan çocukların cezai sorumluluğu kabul edilmiş, ancak indirimli ceza uygulanmasına tabi tutulmuşlardı.
13.07.1965 tarihli 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4.,6.,11. ve 17. maddelerinde, çocukların cezalarının infazı ile ilgili hükümler yer almaktaydı. Kanunun 4. maddesi, suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olanların mahkum edildikleri hürriyeti bağlayıcı cezaların, aynı maddede 5 bent halinde sayılan ceza veya tedbirlerden birine çevrileceği, 6. maddesinde suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olanların mahkum oldukları ağır hapis cezası 2 yıldan, hapis ve hafif hapis cezası 3 yıldan fazla olmadığı hallerde cezanın ertelenebileceği belirtilmişti. Kanunun 11. maddesine göre çocuk cezaevleri diğer hükümlülere ait cezaevleri gibi açık, yarıaçık ve kapalı cezaevleri olarak sınıflandırılırdı. Madde 17’ye göre tutuklu ve hükümlüler bulundukları kurumda çalışmaya mecbur tutulur, çalışmaları karşılığında ücret ödenirdi. Çalışacakları kurumlar sağlanıncaya kadar çocuk hükümlüler kamu ve özel sektöre ait işyerlerinde gruplar halinde çalıştırılabilirlerdi.
13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanunun kabulü ile 647 sayılı kanun yürürlükten kalkmıştır.
II-ÇOCUK KAVRAMI
5237 sayılı Ceza Kanunu, 0-18 yaş arası için “çocuk” terimini kullanmıştır. 5395 sayılı ÇKK da aynı ifadeyi kullanmış ve çocuğu “daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlamıştır.
ÇKK’nda , çocuk kavramı ikiye ayrılmıştır. Buna göre ; 1)korunma ihtiyacı olan çocuk, bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu, 2)Suça sürüklenen çocuk ise kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu, ifade eder.O halde, YTCK m.31 kapsamına giren çocuk, suça sürüklenen çocuktur.
III-ÇOCUKLARA ÖZGÜ CEZALAR VE GÜVENLİK TEDBİRLERİ
A-CEZALAR
TCK nın 31. maddesinde yaş küçüklüğüne ilişkin düzenleme bulunmaktadır. Bu maddede yaş küçüklüğünün cezai sorumluluğa etkisi 3 yaş grubu halinde incelenmiştir.
1.12 yaşından küçük olanlar:
Ceza hukuku bakımından sorumsuzluk yaşı,12 dir. Suç tarihinde 12 yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu çocukların ceza sorumluluğunun bulunmadığı bir karine olarak kabul edilmiştir. 12 yaşını doldurmamış olma, her türlü muhakeme işlemine engel olur. Bu çocuklar hakkında güvenlik tedbirleri uygulanması istenebilir, kamu davası açılmasının sağlanabilmesi için, hukuk mahkemesine yaş düzeltme davası açılabilir.
Bu yaş grubundaki çocuklar hakkında soruşturma yapılabilir ancak kovuşturma yapılamaz. TCK m.31’ de sınırlanan, yalnızca kovuşturma evresidir.
TCK m.31/1’ e göre suç tarihinde 12 yaşını doldurmamış çocuğa isnat olunan suç ve bu suç için öngörülen ceza ne olursa olsun, çocuk hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirinin uygulanması veya uygulanmaması konusunda hakimin taktir yetkisi vardır.
2.12 yaşını bitirmiş,15 yaşını doldurmamış olanlar:
TCK.’nın 31. maddesinin 2. fıkrasına göre, bu yaş grubundaki çocukların, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabildiğinin ve işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi halinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir. Ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hakimi tarafından tespit edilir. İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş olan çocuklara mutlaka güvenlik tedbiri uygulanır.
Bu yeteneğin varlığı halinde bu çocuklara indirimli ceza uygulanır. Suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
Suça sürüklenen çocuk hakkında, gerektiğinde mahkemeler, çocuk hakimleri veya Cumhuriyet savcılıkları tarafından çocuğun bireysel özellikleri ve sosyal çevresini gösteren bir inceleme yaptırılır.(ÇKK. m.35) Çocuğun, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığının tespitinde bu inceleme, hakim tarafından göz önünde bulundurulur.
3.15 yaşını bitirmiş, 18 yaşını doldurmamış olanlar:
TCK m.31/3’ e göre bu çocukların ceza sorumluluğu vardır. Bu yaş grubundaki çocukların, işledikleri suç bakımından kusur yeteneklerinin az olduğu düşünülmüş ve cezaların indirileceği öngörülmüştür. TCK m.31/3’e göre, işlenen suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektirdiği taktirde 18-24 yıl arası hapis cezasına, suç müebbet hapis cezasını gerektirdiği taktirde 12-15 yıl arası hapis cezasına hükmedilir. Suç için öngörülen diğer cezaların ise 1/3 ü indirilerek verilir ve bu ceza her fiil için, 12 yıldan fazla olamaz.
B-GÜVENLİK TEDBİRLERİ
1-Türk Ceza Kanununda Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirlerine İlişkin Düzenleme:
TCK m.31’ de çocuklar, cezai sorumlulukları bakımından 3 yaş grubu halinde sınıflandırılmıştır. Birinci fıkrasına göre, ceza sorumluluğu olmayan, fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında ceza kovuşturması yapılamaz, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. 12-15 yaş arası çocukların, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması durumunda, ceza sorumluluğu yoktur, güvenlik tedbirine hükmolunur.
Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olanlara güvenlik tedbirinin uygulanması takdire bağlıyken,12-15 yaş arası çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması durumunda uygulanması zorunludur.
TCK m.56, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne şekilde uygulanacağının, ilgili kanunda düzenlendiğini belirtmiştir.Söz konusu ilgili kanun, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunudur.
2-Çocuk Koruma Kanunundaki Düzenleme:
Bu kanunun 5. maddesinde,koruyucu ve destekleyici tedbirler düzenlenmiştir. ÇKK madde 11’e göre, ÇKK da düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.
Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konusunda alınacak tedbirlerdir.
a-Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda, çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunların çözümünde yol göstermeye yönelik tedbirdir.
b-Eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına, iş ve meslek edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine yöneliktir.
c-Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin görevini yerine getirememesi halinde, çocuğun resmi veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine yöneliktir.
d-Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici ve sürekli tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavisinin yapılmasına yöneliktir. Çocuğun sağlık kurumunda yatırılmasını gerektiren hizmetler bakımından da bu hizmet sunulur ve çocuğun sağlık kurumunda tedavisi sağlanır.
e-Barınma tedbiri, barınma yeri bulunmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik tedbirdir. Hakkında barınma tedbiri uygulanan kimselerin talepleri halinde, kimlikleri ve adresleri gizli tutulur.
Tehlike altında bulunmadığının veya tehlike altında bulunmakla beraber, veli veya vasisinin ya da bakım ve gözetim sorumlusunun desteklenmesi ile tehlikenin bertaraf edileceğinin anlaşılması üzerine; çocuk bu kişilere teslim edilir. Bu fıkranın uygulanmasında, çocuk hakkında birinci fıkrada belirtilen tedbirlerden birisine de karar verilebilir.
Destek tedbirlerinin amacı, çocuğa ailesi ile birlikte ihtiyaç duydukları hizmetlerin verilerek çocuğun aile çevresinden ayrılmamasının sağlanmasıdır. Koruyucu tedbirler ise, çocuğun kendi aile çevresinde kalmasının destek hizmetlerine rağmen yararına olmamasının anlaşılması veya mümkün olmaması halinde uygulanacak tedbir türleridir. Çocuk, koruma tedbiri kararı ile bulunduğu aile ortamından alınır ve geçici süre ile yatılı bir sosyal hizmet kuruluşuna yerleştirilir, evlat edindirilir veya koruyucu aile yanına verilir.
Mahkeme, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlama amacını daima göz önünde bulundurur. Bu amaçla, çocuğun ailesine teslimine karar verilmesi halinde, aynı zamanda koruyucu ve destekleyici tedbirlere karar verilebilir. Bu tedbirlere rağmen, çocuk için uygun ortam sağlanamayacağının anlaşılması halinde, aile ortamına benzer ortamlar temin edilmeye çalışılır. Son çare olarak kurum hizmetlerinden yararlandırılır.
ÇÇK m.5’ te düzenlenen tedbirler, hem korunmaya ihtiyacı olan çocuk hakkında, hem suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanır.
ÇKK m.7’ ye göre, tedbir kararı alınmasını isteme yetkisi, çocuğun annesi, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu yetkililerine aittir. Bu madde ve TCK m.31’ deki ilkeler çerçevesinde istem olmasa da hakim tarafından çocuk hakkında tedbir kararı verilebilir. Çocuk 12 yaşından küçükse, hakim tarafından duruşma açılmadan karar verilecektir.
ÇKK m.7 gereğince, suça sürüklenmiş ve ceza sorumluluğu bulunmayan çocuk hakkında tedbir kararı verilmeden önce sosyal inceleme yaptırılabilir. Bu konuda çocuk hakiminin takdir yetkisi vardır. Sosyal inceleme raporu, mahkemede görevli bulunan sosyal çalışma görevlileri tarafından yapılır. Sosyal inceleme yaptırılmaması durumunda, ÇKK m.35 uyarınca, inceleme yaptırılmamasının nedeni kararda gösterilecektir. Fiili işlediği sırada 12-15 yaş arasında bulunan çocuğun, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığının tespitinde, bilirkişilerce hazırlanan sosyal inceleme raporu göz önünde bulundurulur.
Hakim, çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak koruyucu ve destekleyici tedbirin kaldırılmasına ve değiştirilmesine karar verebilir.
Hakim, ÇÇK m.4’ e göre, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbire karar verdiği çocuğun, denetim altına alınmasına da karar verebilir. Bu hususta hakimin takdir yetkisi vardır.
IV-CEZALARIN VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI
A- ÇOCUKLARA VERİLEN CEZALARIN İNFAZ EDİLDİĞİ KURUMLAR
1)Çocuk kapalı ceza infaz kurumları:
Bu kurumlar, çocuk tutukluların ya da çocuk eğitim evlerinin disiplin veya diğer nedenlerle kapalı ceza infaz kurumlarına nakillerine karar verilen çocukların barındırıldıkları, firara karşı engelleri olan, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan eğitim ve öğretime dayalı kurumlardır.(CGTİHK m.11)
12-18 yaş grubu çocuklar, cinsiyetleri ve fiziki gelişimleri göz önünde bulundurularak bu kurumların ayrı bölümlerinde barındırılırlar.Böylece, bedeni ve ruhi gelişimi çok hızlı ve hassas olan bu yaş grubundaki çocuklar arasında istismar ve kötü muameleler en aza indirilmeye çalışılmaktadır.
Çocuk kapalı ceza infaz kurumunda bulundurulması gereken çocuklar, bu kurumun bulunmadığı yerlerde kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ait bölümlerine yerleştirilir.(CGTİHK m.11) Bu kurumlarda, çocuklara eğitim ve öğretim verilmesi ilkesine tam olarak uyulur.
2)Gençlik kapalı ceza infaz kurumları:
Cezanın infazına başlandığı tarihte 18 yaşını bitirmiş olup 21 yaşını doldurmamış genç hükümlülerin cezalarını çektikleri,eğitim ve öğretim esasına dayalı,firara karşı engelleri olan, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan kurumlardır.(CGTİHK m.12) Bu
hükümlüler için ayrı bir kurum bulunmadığı taktirde,bu hükümlüler,diğer kapalı ceza infaz kurumlarının gençlere ayrılan bölümlerinde barındırılır.
3)Gençlik açık ceza infaz kurumları:
Hükümlülerin iyileştirilmelerinde çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik veren,firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlileri bulunmayan,güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır.Bu kurumlar ihtiyaç olması halinde, kurulabilir.(CGTİHK m.14)
4)Çocuk eğitimevleri:
Çocuk hükümlüler hakkında verilen cezaların, hükümlülerin eğitimleri, meslek edinmeleri ve yeniden toplumla bütünleştirilmeleri amaçları güdülerek yerine getirildiği tesislerdir.(CGTİHK m.15) Firara engel bulundurulmaz, kurumun güvenliği, iç güvenlik görevlilerce sağlanır.
Kurum içinde veya dışında herhangi bir eğitim veya öğretim programına devam eden ve 18 yaşını dolduranların, eğitim ve öğretimlerini tamamlamaları için,21 yaşını bitirene kadar bu kurumlarda kalmalarına izin verileblir.(CGTİHK m.15/2)
Bu tesislerde bulunan çocuk hükümlüler, kural olarak, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmezler.Bunun iki istisnası bulunur:
– Haklarında tutuklama kararı bulunanlar
– Çocuk eğitimevlerinden, disiplin veya diğer nedenlerle kapalı ceza infaz kurumlarına nakillerine karar verilen çocuklar.
B-CEZALARIN İNFAZI
1)GENEL OLARAK
Ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un hükümlerine göre yapılır. Bu durum çocuklar için de geçerlidir. Cezanın infazı, Cumhuriyet Başsavcısı tarafından izlenir ve denetlenir(CGTİHK m.5). Yani, çocuklar hakkındaki mahkeme kararları, büyükler hakkındaki karaların yerine getirildiği birimler tarafından yerine getirilir.
TCK’nın 50. maddesinde, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine seçenek yaptırımlar düzenlenmiştir. Verilen hapis cezası kısa olmalıdır. Yani, 1 yıl ve daha az süreli hapis cezaları tedbire çevrilebilir. (Buradaki 1 yıllık ceza, kanunun o suç için belirlediği ceza değil, hakimin somut olayda sonuç olarak verdiği cezadır.) Maddenin 3. fıkrasında, çocukların verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara alternatif yaptırım uygulanabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, maddenin birinci fıkrasındada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir. Fail, önceden adli para cezasına mahkum olmuşsa, bu ceza hapis cezasından çevrilmiş olsa bile, bu mahkumiyetin önemi yoktur.
Bu seçenek yaptırımlar, şunlardır:
a) Adlî para cezası
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etme,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma.
Çocukların cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin yanı sıra, TCK m.51 ve ÇKK. m.19’da yer verilen erteleme kurumu da çocuklara ceza uygulanması yerine uygulanabilecek alternatif yöntemlerdendir. 12 yaşını doldurmamış çocukların cezai ehliyeti bulunmadığından haklarında kamu davası açılamayacağı için söz konusu erteleme 12-18 yaş arasındaki çocuklar için geçerlidir.
“Erteleme, işlenen suçun niteliğine göre değişen belli bir süre içinde failin yeniden suç işlememesi durumunda kamu davasının açılmaması, duruşmanın yapılmaması, suçluluğun tespiti veya mahkumiyet hükmünün verilmemesi, hüküm verilmişse, mahkûmiyetin meydana gelmemiş sayılması sonucu doğuran bir kurumdur. Ertelemenin, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi”, “duruşmanın ertelenmesi”, “hükmün ertelenmesi” ve “cezaların ertelenmesi” şeklinde uygulanma biçimleri bulunmaktadır. 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK m.89-95), 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun (CİK m.6, geçici m.1) ve 2253 Sayılı Çocuk Mahkemeleri Kanunu (ÇMK m.38) ertelemeyi, sadece cezanın/ceza infazının ertelenmesi şeklinde düzenlemişti. Yeni Türk Ceza Kanununun 51.maddesinde hapis cezasının ertelemesine yer verilmişken, Çocuk Koruma Kanunuyla da “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” (m.19) ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (m.23) gibi erteleme çeşitleri de hukukumuza girmiştir.”
TCK m. 51’de erteleme 2 yıl veya daha az süreli cezalar için öngörülmüşken ÇKK m.19’da bu sürenin üst sınırı çocuklar için 3 yıldır. Ceza Muhakemesi Kanununun 171. maddesi çocuklar hakkında da uygulanır. Bu hükme göre, ertelemenin yapılabilmesi için;
a) Çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
TCK 58 inci maddenin beşinci fıkrasında, suçu işlediği sırada 18 yaşından küçük olanlar hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
TCK’nın 66. maddesinde, dava zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Maddenin 2. fıkrasında fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davasının düşeceği belirtilmiştir. 68. maddede ceza zaman aşımı süreleri düzenlenmiş, çocuklar hakkında bu sürelerin belirli oranlarda indirilerek uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
2)HÜKÜMLÜ ÇOCUKLARIN GÖZLEM VE SINIFLANDIRILMASI
Gruplandırmada gerekli koşul, infazın başlangıcında mutlaka hükümlünün kişiliğinin araştırılmasıdır. Gözlem temeli üzerinde bir kişisel infaz planı düzenlenir. İnfaz kurumundaki gözlem için esas, kabulü takiben hükümlünün kişiliği ve yaşam ilişkilerinin araştırılmasıdır. Hükümlülerin gözlem ve sınıflandırılması hususu, CGİHK’nin 23. maddesinde düzenlenmiştir.
Hükümlülerin kişisel özellikleri, bedensel, aklî ve sağlık durumları, suç işlemeden önceki yaşamları, sosyal çevre ve ilişkileri, sanat ve meslek faaliyetleri, ahlâkî eğilimleri, suça bakış açıları, hükümlülük süreleri ve suç türleri belirlenerek, durumlarına uygun infaz kurumlarına ayrılmaları ve bunlara göre saptanacak infaz ve iyileştirme rejimi; gözlem, inceleme ve değerlendirme yöntemiyle çalışan gözlem ve sınıflandırma merkezlerinde veya kapalı ceza infaz kurumlarının bu hizmete ayrılan bölümlerinde yapılır. Hükümlüler, işledikleri suç tiplerine, gösterdikleri eğilimlere, tutum ve davranışları nedeniyle sıkı gözetim ve denetim altında bulundurulmaları gerekip gerekmediğine göre yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarına veya normal güvenlikli ceza infaz kurumlarına veya açık ceza infaz kurumlarına gönderilirler.
Bu merkezlerde, mümkün olduğunca kriminoloji, davranış bilimleri,adalet psikolojisi veya ceza hukuku alanında bilgi ve deneyime sahip yöneticiler, psikiyatri uzmanı, hekim, adli tıp uzmanı, psikolog, pedagog, çocuk gelişimcisi,sosyal çalışmacı,rehberlik uzmanı gibi uzman görevlilerle diğer görevliler bulundurulur.
Çocuk ve genç hükümlüler ile ilgili gözlem ve sınıflandırma,gerekli görülen yer veya bölgelerdeki ayrı gözlem ve sınıflandırma merkezlerinde veya bunların noksanlığı halinde kadın,çocuk ve erkek gençlik kapalı ceza infaz kurumlarının bu hizmete ayrılan bölümlerinde yerine getirilir.
3)HÜKÜMLÜ ÇOCUKLARIN KURUM HİZMETİNDE VE KURUM DIŞINDA ÇALIŞTIRILMASI
Kurum hekimi tarafından ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı olduğu belirlenen meslek sahibi olmayan hükümlüler ile meslek sahibi olan istekliler, kurum imkânları ölçüsünde belirlenen ücret karşılığında atölye veya işyurtlarında çalıştırılabilirler. Çocuk hükümlülerin çalıştırılması yalnzca meslek eğitimine yönelik olur.Öğretim kurumlarına devam eden çocuk ile genç hükümlüler, öğretim yılı içinde atölye ve işyerlerinde çalıştırılmazlar ve öğretim yılı dışında, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çalıştırılabilirler.(CGTİHK m.29)
Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ceza infaz kurumu görevlileri gözetiminde, kapalı ceza infaz kurumunda bulunanlar ise, iç ve dış güvenlik görevlilerince alınacak tedbirler altında çalıştırılırlar. Çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin, kurum dışında çalıştırılması sırasında ise, kurum görevlilerinin gözetimi ve muhafazası aranmaz.(CGTİHK m.30)
Kurum hizmetinde çalışan çocuk hükümlüler, kendi yaşam alanları ve eğitsel amaçlar dışında çalıştırılamazlar.(CGTİHK m.31)
Yeniden sosyalleştirme bakımından çalışmanın önemi büyüktür. Hükümlülerin çalıştırılması, onların kötü düşüncelerin etkisi altında kalmalarına engel olacağı gibi, kendilerine hayatı sevdirir ve çoğu zaman bir sanat da öğrenmiş olurlar.
4)ZORLAYICI ARAÇLARIN KULLANIMI VE ÖDÜLLENDİRME
CGİHK m. 50’nin 2. fıkrası uyarınca, çocuklara kelepçe ve bedensel hareketleri kısıtlayıcı araçlar ancak, hekimin talimat ve gözetiminde olmak üzere tıbbi nedenlerle veya çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermesine veya eşyayı tahrip etmesine engel olmak için kullanılabilir. Sevk ve nakil sırasında kaçmayı önlemek için kullanılamaz.
Kurum içindeki veya dışındaki genel durumları, iyileştirme etkinliklerine ilgileri ve uyumları, kurum düzenine karşı tutumları, kendilerine verilen işlerdeki gayretleri gibi beklenen davranış ve tutumları gösteren hükümlülere teşvik esaslı ayrıcalıklar tanınır.
5)HÜKÜMLÜ ÇOCUKLARIN TELEFONLA HABERLEŞME HAKKI
Tüzükle belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlarla görüşme yapabilirler. Görüşme idarece dinlenir, kaydedilir. Bu hak, tehlikeli halde bulunan ve örgüt mensubu bulunan hükümlüler bakımından kısıtlanabilir.(CGTİHK m.66) Açık ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde hükümlüler, ücretli telefonları serbestçe kullanabilirler.
6)ÖĞRETİMDEN YARARLANMA
Çocuk eğitimevlerinde tutulan hükümlülerin örgün ve yaygın, kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yaygın öğretimden yararlanmaları sağlanır.(CGTİHK m.76)
7)DİSİPLİN YAPTIRIMLARI
a-Disiplin Cezaları
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 45 ve 46. maddeleri çocuk hükümlüler hakkında uygulanabilecek disiplin cezalarını düzenlemiştir.
Uyarma: Çocuğa eyleminin niteliğinin kötü ve uygunsuz olduğunun açıklanması ve tekrarı durumunda doğuracağı sonuçlara dikkatinin çekilmesidir.
Kınama: Çocuğun, daha önce uyarı cezası verilmesine sebep olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde, davranışının sonuçlarına ikinci kez dikkatinin çekilmesidir.
Onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme: Disiplin cezası gerektiren eylemin sonuçlarının, istekli olması koşulu ile çocuk tarafından onarma, tazmin etme veya eski hâle getirme suretiyle giderilmesidir.
Harcamalarına sınır koyma: Çocuğun daha önce onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme cezası verilmiş olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde çalışması karşılığında aldığı ücret ve ailesinden gelen paranın haftalık harcama limitinin üçte birinin otuz gün süre ile kesilmesidir.
Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma: Çocuğun otuz güne kadar sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmaktan yoksun bırakılmasıdır.
Teşvik esaslı ayrıcalıkları geri alma: Çocuğun, daha önce bazı faaliyetlere katılmaktan alıkoyma cezası verilmiş olan davranışı ikinci kez tekrarlaması hâlinde, teşvik esaslı ayrıcalıkların otuz gün süre ile geri alınmasıdır.
İznin ertelenmesi: Disiplin cezasını gerektiren eylemin niteliğine ve ağırlık derecesine göre çocuğun izninin altmış güne kadar ertelenmesidir.
Kapalı ceza infaz kurumuna iade: Çocuğun, eyleminin nitelik ve ağırlığına göre çocuk kapalı ceza infaz kurumlarına, bulunmadığı hâllerde kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerine altı ay süre ile iadesidir. Çocuk, bu fıkra dışında işlenen disiplin suçları ve disiplin cezalarından dolayı çocuk kapalı infaz kurumuna iade edilemez.
Odaya kapatma cezası: Sekizinci fıkrada belirtilen kapalı infaz kurumunda bulunan çocuğun, aynı fıkrada belirtilen eylemlerde bulunması hâlinde, beş güne kadar açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, gece ve gündüz tek başına bir odada tutulmasıdır. Bu ceza, çocuğun kurum görevlilerine istediği zaman ulaşmasına engel olunmayacak şekilde uygulanır. Çocuk, cezanın infazı öncesinde, sırasında ve sonrasında doktor kontrolünden geçirilir. Cezanın infazı sırasında çocuğun; ailesi, avukatı ve yasal temsilcisiyle görüşmesine izin verilir.
b-Disiplin Tedbirleri:
Disiplin cazalarına göre daha hafif nitelikteki disiplinsiz davranışlara karşı, kurum müdürü tarafından uygulanır. Bu tedbirlerin uygulanması, disiplin cezası verilmesine engel değildir.
Çocuğun, disiplin cezasını gerektirecek eyleminin gerçekleşme riskinin bulunması halinde bu riski ortadan kaldırmak veya soruşturma sırasında giderilmesi güç veya imkansız zararların doğmasını önlemek amacıyla uygulanan ve ceza niteliği taşımayan,koruma ve önleme amaçlı tedbirlerdir.(CGTİHK m.45)
Çocuk hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları şunlardır:
-Teşvik esaslı ayrıcalıkları ertelemek
-Kaldığı odayı ve yatakhaneyi değiştirmek
-Bulunduğu kurumun başka bir kısmına nakletmek
-Çalıştığı işyerine ve atölyeyi değiştirmek
-Belli yerlere girmesini yasaklamak
-Bazı eşyaları bulundurmasını ve kullanmasını yasaklamak.
Bu tedbirler, yer değiştirme ağırlıklı çözümlerdir. Bu önlemlerin uygulanabilmesi için disiplin soruşturması gerekli değildir.
C- GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN YERİNE GETİRİLMESİ
Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış çocuk hakkında kovuşturma yapılamaz, ceza verilemez. Bu çocuklar hakkında tedbir kararı verilebilir. Bu kararın verilmesi hakimin takdirine bağlıdır. 12-15 yaş arası çocukların, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamaması veya davranışlarını yönlendirememesi durumunda ceza sorumlulukları yoktur ve haklarında tedbir uygulanması zorunludur. 15-18 yaş arası çocukların ceza sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle bu çocuklar hakkında işlemiş oldukları suç nedeniyle tedbir uygulanmaz. Ancak bu çocuklar aynı zamanda korunma ihtiyacı içindeyse, ayrıca ÇKK m.5’ te belirtilen tedbirler uygulanabilir. Bu durumda tedbir uygulanmasının nedeni, çocuğun suça sürüklenmiş olması değil, korunma ihtiyacı içinde olmasıdır.
ÇKK’ nın 5. maddesinde belirtilen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin yerine getirilmesi, Cumhuriyet Savcılığı tarafından CMK ve CGTİHK hükümlerine göre olacaktır. Bu nedenle mahkeme kararı, yerine getirilmesi için Cumhuriyet Savcılığına gönderilecektir.
18 yaşını bitirmiş çocuk hakkında tedbir kararı verilemez ve tedbir kararının yerine getirilmesine başlandığı tarihte çocuk 18 yaşını bitirmiş ise, tedbir kararı infaz edilmeyecektir. Tedbir kararının infaz edilmesi sırasında çocuğun 18 yaşını bitirmesi halinde tedbir kararının yerine getirilmesine son verilecektir.(ÇKK m.7)
Hakim, eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve rızası alınmak suretiyle tedbirin uygulanmasına belli bir süre daha devam edilmesine karar vermiş ise, tedbir kararının yerine getirilmesine devam edilecektir.
Hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı onanan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen çocuğun denetim altına alınmasına karar verilebilir. Denetim altına alınan çocukla ilgili bir denetim görevlisi görevlendirilir.
Denetim görevlisinin görevleri şunlardır:
a) Kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için çocuğun eğitim, aile, kurum, iş ve sosyal çevreye uyumunu sağlamak üzere onu desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde önerilerde bulunmak.
b) Çocuğa eğitim, iş, destek alabileceği kurumlar, hakları ve haklarını kullanma konularında rehberlik etmek.
c) İhtiyaç duyacağı hizmetlerden yararlanmasında çocuğa yardımcı olmak.
d) Kaldığı yerleri ve ilişki kurduğu kişileri ziyaret ederek çocuğun içinde yaşadığı şartları, ailesi ve çevresiyle ilişkilerini, eğitim ve iş durumunu, boş zamanlarını değerlendirme faaliyetlerini yerinde incelemek
e) Alınan kararın uygulanmasını, bu uygulamanın sonuçlarını ve çocuk üzerindeki etkilerini izlemek, tâbi tutulduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesini denetlemek.
f) Çocuğun gelişimi hakkında, üçer aylık sürelerle Cumhuriyet savcısı veya mahkemeye rapor vermek.
IV-ÖNERİLER
-Yargılama sonunda verilecek kararın çocuğa faydalı olabilmesi için, yargılamanın kısa sürede tamamlanması gerekir. Yargılama sırasında, çocuk da büyümektedir. Bu nedenle mümkün olan en kısa sürede hüküm verilmelidir.
-Yargılamanın hızlı yapılabilmesi ve çocuklara ilişkin düzenlemelerin daha sağlıklı uygulanabilmesi için çocuk mahkemelerinin sayısı artırılmalıdır.
-Çocuk eğitimevlerinin sayısı arttırılmalı, şartları iyileştirilmeli, çocuklara farklı sosyal imkanlar ve eğitimlerin sağlanabileceği şekilde düzenlenmelidir.
-Çocuklar, ilgi alanlarına giren spor veya sanat dallarına yönlendirilmeli, yerleştirildikleri kurum içinde bu tür faaliyetlere imkan verilmelidir.
-Türkiye’de bugün için yalnızca barınma tedbiri uygulanabilmektedir. Bu tedbirin de çocuğa tam olarak faydalı olması sağlanamamaktadır. Yasada sayılı tüm tedbirler, uygulanmalıdır. Uygulanabilmesi için gerekli altyapı hazırlanmalı, ceza veya tedbirin her safhasında istihdam edilecek görevliler alanında uzman kişilerden seçilmelidir.
KAYNAKÇA
*AKKAYA, Çetin: Açıklamalı ve İçtihatlı Cezaların Belirlenmesi, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı ve İnfaz Hukuku, Ankara, 2006
* BALO, Yusuf Solmaz: Teori ve Uygulamada Çocuk Ceza Hukuku, Ankara, 2005
* BALO, Yusuf Solmaz: Teori ve Uygulamada Çocuk Cez aHukuku, Ankara, 2003
* DEMİRBAŞ, Timur: İnfaz Hukuku, Ankara, 2003
* ÖZBEK, Veli Özer: İnfaz Hukuku, Ankara, 2007
* SEROZAN, Rona: Çocuk Hukuku, İstanbul,2005
* YURTCAN Erdener: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Yorumu, İstanbul 2005
* www.hukukturk.com , Feridun Yenisey, Çocuk Hukukunda Alternatif Tedbirlerin Yaygınlaştırılması
* www. turkhukuksitesi.com , Doğan Gedik, 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununda Kamu Davasının Ertelenmesi Kurumu